Bu sorunun cevabını Yahudi hırsını bilmeyen hiç kimse veremez. Allah'ın defalarca peygamber gönderdiği ve her gönderilen peygamberin katledildiği bir milletten bahsediyoruz. Gözü para ve bencillikten başka hiçbir şeyi görmeyen bu lanetli halk asırlarca kendilerine gönderilen peygamberleri dinlemedikleri gibi kendisi haricindeki halklara gönderilen peygamberleri de sırf bencillikleri yüzünden kabul etmedi. Yaşadıkları her ülkede para hırsları sayesinde en üst kademelere ve şirketlere sahip olan bu kan emici insanlar bu mevkileri çıkarları için her fırsatta dünyanın gözü önünde dahi kullanmaktan kaçınmadılar.
İsrail'in Filistin'den ne istediği sorusu, bölgedeki uzun süredir devam eden çatışmaların arkasındaki siyasi, dini ve tarihi faktörlerle ilgilidir. Bu mesele, çok karmaşık olup taraflar arasında temel anlaşmazlıklar şunlardır:
1. Toprak ve Sınırlar:
İsrail, özellikle 1967'deki Altı Gün Savaşı'ndan bu yana işgal ettiği Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi gibi bölgelerdeki topraklarda hak iddia ediyor. Filistin tarafı ise bu bölgelerde bir Filistin devleti kurulmasını talep ediyor. İsrail, bazı stratejik nedenlerden dolayı Batı Şeria'nın belirli kısımlarını elinde tutmak istiyor, özellikle Yahudi yerleşimlerinin olduğu bölgeleri.
2. Yerleşim Yerleri:
İsrail, Batı Şeria’da ve Doğu Kudüs’te Yahudi yerleşimleri inşa etmeye devam ediyor, bu da Filistinliler tarafından yasadışı olarak görülüyor. Uluslararası toplumun çoğunluğu da bu yerleşimleri yasa dışı kabul ediyor, ancak İsrail bu bölgeleri tarihi ve dini gerekçelerle savunuyor. Filistinliler, İsrail’in bu yerleşimlerle iki devletli çözüm olasılığını tehlikeye attığını düşünüyorlar.
3. Kudüs'ün Statüsü:
Hem İsrail hem de Filistin Kudüs'ü başkentleri olarak görmek istiyor. İsrail, 1980’de Kudüs’ü "bölünmemiş başkenti" ilan etti ve bunu 1967’den beri işgal altında tuttuğu Doğu Kudüs’ü de kapsayacak şekilde genişletti. Filistinliler ise Doğu Kudüs'ün gelecekteki Filistin devletinin başkenti olmasını talep ediyor.
4. Güvenlik Endişeleri:
İsrail, Filistinli silahlı grupların saldırıları, özellikle Gazze’den gelen roket saldırıları ve Hamas gibi grupların İsrail’in varlığını tanımaması nedeniyle güvenlik endişeleri taşıyor. Bu yüzden İsrail, Batı Şeria ve Gazze’de askeri kontrolü sürdürüyor. Filistinliler ise İsrail’in bu güvenlik önlemlerini işgal ve baskı politikası olarak değerlendiriyorlar.
5. Mülteciler Sorunu:
1948 Arap-İsrail Savaşı'ndan bu yana yerinden edilen yüz binlerce Filistinli mülteci, geri dönme hakkı talep ediyor. İsrail, bu mültecilerin geri dönüşünün demografik yapısını değiştireceğinden endişe ediyor ve geri dönüş hakkını kabul etmiyor. Filistinliler ise mültecilerin geri dönüşünü müzakerelerde kilit bir sorun olarak görüyor.
6. Uluslararası Tanınma:
İsrail, Filistin’in ve Filistin yanlısı grupların İsrail’in varlığını tanımasını ve şiddetten vazgeçmesini talep ediyor. Aynı zamanda, Filistinliler de bağımsız bir devlet olarak uluslararası tanınma peşindeler ve İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesini istiyorlar.
Bu konular, İsrail ile Filistin arasındaki temel çatışma noktalarıdır ve her iki taraf da kendi güvenlik, toprak ve siyasi hakları konusunda anlaşmazlık yaşamaktadır. Uluslararası toplum iki devletli çözüm önerisini desteklese de barış süreci sürekli olarak duraklamaktadır.
Tavsiye Makale: İsrail Devleti Nasıl Kuruldu? >>>
Yıl 2014 her şey değişti, teknoloji gelişti ama Filistin halkının çilesi 1948'den beri değişmedi. Hiçbir hakkı olmadan bir devletin içine yerleşmek ve bu ülkede bir hastalık gibi adım adım büyüyerek yayılmak üstelik bunu dünyanın gözüne sokarcasına yapmak herhalde başka bir milletin işi olamazdı. Bu adiliği ve şerefsizliği ancak kundaktaki çocukları, hamile kadınları dahi gözünü kırpmadan öldüren İsrailoğulları yapabilirdi. Dünya her şeye seyirci kalmakta ve akan kanın durması için hiçbir şey yapmamakta, İsrail de Filistin adına geride hiçbir şey bırakmamakta kararlı.
İsrail Filistin'den ne bir toprak ne bir kaynak istiyor. İsrail artık toprağa da paraya da itibara da doymuş batının şımarttığı bir piçi oynuyor. Artık sıkıntı Filistin toprakları değil, Filistin halkı. Mesele yıllardır açık hava hapishanesinde gibi davranılan Filistin halkının bitirilememesi. Bunun yavaş yavaş ve dünyaya hissettirilmeden uygulanamayacağını anlayan gayri meşru İsrail devleti, artık dünyanın gözü önünde katliam yapmaktan çekinmiyor. Eli kuvvetli, arkası sağlam. Dünyanın %90'ı fakir %10'u zenginlerden oluşuyorsa bu %10'luk kısım ekseriyetle İsrailoğullarının elindedir. Kim ne derse desin, kim İsrail'e laf ederse etsin artık bu şımarık devletin umurunda değil. Çünkü güç ve dünya dengeleri artık tamamen Yahudilerin elinde.
ABD ve AB bugün İsrail'in yaptığı katliamlar için müdafaa tanımını yakıştırıyor. 8 milyonluk koca İsrail devleti sayısı bir kaç yüz milyonu geçmeyen Gazze halkından ne çekiyormuş da haberimiz yokmuş. Neyin müdafaasıdır neyin savunmasıdır anlamak için akıl kullanmak boşuna. Bir delinin dahi inanmayacağı nedenlerle dünyanın en prestijli medyaları İsrail yanlısı haberler sunuyor. Bir sokak köpeği dahi öldürüldüğü zaman dünyadan tepki topluyor ama Filistin'de öldürülen milyonlarca masumun sokak köpeği kadar değerinin olmadığı görülüyor.
İsrail Filistin'den ne bir toprak ne de bir kaynak istiyor. Bu gözü dönmüş kuduz köpekler sadece ve sadece masum Filistin halkının tamamen yok olmasını istiyor. Ve sakın sanmayın ki onlar sadece Filistin ile yetinmek istiyor. Bu kuduz köpekler zincirlerinden boşaldı ve İslam coğrafyasını talan etmek için gün be gün ilerliyor.