Ne kadar da mantıksızca bir iş değil mi? Yıllardır bilginin ve aydınlanmanın en büyük temsilcisi olan kitabın ücretsiz olarak alınabileceği kütüphanelerde kaderine terkedildiğini düşündüğümüzde bu ülkede bir şeyler anlatabilmeye çalışarak blog yazmak gerçekten saçmalığın daniskası. Kitap okumaya üşenen bir millete blog okutmaya çalışmak cidden çok zor iş.
Hani şu yazma isteğim olmasa çoktan kapatıp gideceğim ama benim için okumak havaysa yazmak da sudur. İkisinden de vazgeçemiyorum. Yine de insan yazdıklarına göz gezdirilmesini en azından bir yorumla okuyanların kendi fikirlerini belirtmesini bekliyor. Binden fazla görüntülenme alan yazılarıma bakıyorum tek bir yorum yapılmamış. Yapılmışsa da belli başlı okumayı seven takipçilerim. Geri kalanı zaten Google üzerinden gelip aradığı bilgiyi alıp hemen sayfayı kapatma derdinde olan tipler.
Hayır. Kendi adıma üzülmüyorum. Hiçbir ücret talep etmeden insanlara bir şeyler anlatma, deneyimlerimizi paylaşma ya da görüş paylaşımı sağlamaya çalıştığımız halde tınlanmamak da dert değil benim için. Sadece insanımızın bu kadar okumaya duyarsız ve isteksiz oluşuna üzülüyorum. Daha ne kadar sürecek bu okuma düşmanlığımız? Detaylıca bir şey anlatmaya kalktığınızda dahi "Özet geç kardeşim." diyen tiplerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Bilgi ve deneyim, parayla ölçülemeyecek kadar önemlidir. Bunun farkında olan toplumlar kitaba ve okumaya verdiği paraya acımazlar. Ancak bizim insanımıza kitabı bedava yapsan alıp yine okumaz. Bloglar kitaplar kadar engin bilgi ve deneyim içermez ancak kitap okuyan bir insan blog okumanın da zevkini bilir. Millet olarak kitap okumayı dert edinmediğimiz halde neden blog okuyalım ve takip edelim ki? Bize ne kim ne düşünürse düşünsün? Herkesin aklı kendine. Kimsenin akla ihtiyacı yok bu ülkede. Biz millet olarak yazıya küsmüşüz bir kere. Barışmak zamanımızı alır. Okumaya zaman verin ki size bilgi zenginliği olarak geri dönsün. Emin olun bundan daha iyi bir yatırım olamaz.
2 seneye yakın zamandır blog yazıyorum ve okuyorum.
YanıtlaSilOkuyup okuyup "ben de bir blog açayım" diyen tayfadan değilim yani.
Yazmak benim için bir ihtiyaçtı ve bismillah dedim başladım.
Gözlemim şu (bayan blog yazarları ağırlıklıdır listemde) indirimden alınan bir ürün, "yazamadım çünkü kayınvalidemin görümcesinin anneannesinin halası ameliyat oldu, su borum patladı, gök taşı çarptı, yer yarıldı" türündeki iç döküşler, görseli bol hobi ve gezi yazıları en çok okunan, okunmakla da kalmayıp en çok yorum alan yazılardır (bol fotoğraflı hobi ve gezi yazılarının da yazı kısmına göz gezdirilip, fotoğraflara daha dikkatli bakılır.)
Bu da bir takip şekli tabi, bir şey diyemeyeceğim.
Ama şu bir gerçek; bir tecrübe, fikir, sorgulama mahiyetinde yazı yazıldığında, bunu okuyan ve katkı değer sağlayacak yorum bir iki taneyi geçmiyor.
O yüzden şu mantıktayım; takipçi sayım o kadar önemli değil, samimi olarak takip eden takipçim olsun.
Ama bu aralar ben de çok sıkıldım, itiraf etmem gerek...
Bahsettiğin blogları çok sık gördüm ve artık gerçekten bu tarz birbirinin kopyası blogları özellikle takip etmiyorum. Ama senin dediğin gibi bu tarz blog hastası insanlar da az değil. Bilmiyorum ya bende bir anormallik var ya da ülke insanımızda.
Sil"Hani şu yazma isteğim olmasa çoktan kapatıp gideceğim ama benim için okumak havaysa yazmak da sudur. İkisinden de vazgeçemiyorum." Bu cümlen hislerime tercüman olmuş arkadaşım... Okumayı da yazmayı da çok seviyorum. Varsın insanlar okumasın, yine de yazmak çok güzel... Emin ol, dünyanın bir yerinde yazdıklarına kıymet verip okuyan birileri mutlaka vardır :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için teşekkür ederim arkadaşım iyi bir teselli oldu :)
Sil