Gezegen X (Planet X), bazen Dokuzuncu Gezegen (Planet 9) olarak da bilinir, Güneş Sistemi'nde henüz gözlemlenmemiş ancak var olabileceği düşünülen bir gezegeni ifade eder. Gezegen X'in varlığına dair doğrudan bir kanıt bulunmamaktadır, ancak bazı dolaylı gözlemler ve teoriler bu gezegenin var olabileceğine işaret etmektedir.
Kuiper Kuşağı'nı inceleyen gökbilimciler, cüce gezegenlerin ve diğer küçük, buzlu nesnelerin bazılarının, kümelenen yörüngeleri takip etme eğiliminde olduğunu fark ettiler. Caltech ekibi, bu yörüngeleri analiz ederek, daha önce keşfedilmemiş büyük bir gezegenin Plüton'un çok ötesinde saklanıyor olabileceği olasılığını öngördü. Bu potansiyel gezegenin kütle çekiminin, Kuiper nesnelerinin alışılmadık yörüngelerini açıklayabileceğini tahmin ediyorlar.
Planet X olarak isimlendirilen ve gerçekliği tartışılan bu gezegene dair en somut açıklamayı NASA Gezegen Bilimi Bölümü Direktörü Jim Green yapmıştır. İşte Jim Green'in bu gezegen hakkında söyledikleri:Yeni bir gezegen olasılığı, bir gezegen bilimci olarak benim için ve hepimiz için kesinlikle heyecan verici. Ancak bu yeni bir gezegenin tespiti ya da keşfi değil. X Gezegeni olarak adlandırılan bir gezegen olduğunu kesin olarak söylemek için henüz çok erken. Gördüğümüz şey, sınırlı gözlemlerden elde edilen modellemeye dayanan erken bir tahmindir. Bu, heyecan verici bir sonuca yol açabilecek bir sürecin başlangıcıdır.
Gezegen X'in varlığına dair teoriler şunlara dayanır:
- Uzak Nesnelerin Yörüngeleri: Güneş Sistemi'nin uzak bölgelerinde bulunan bazı Kuiper Kuşağı nesnelerinin (örneğin, Sedna gibi cüce gezegenlerin) tuhaf yörüngeleri, büyük bir gök cisminin bu cisimler üzerinde yerçekimsel etkisi olabileceğini düşündürmektedir. Araştırmacılar, bu nesnelerin yörüngelerinde gözlemlenen sapmaları açıklayabilecek bir dev gezegenin varlığını öne sürmüşlerdir.
- Yerçekimsel Etkiler: Güneş Sistemi'nin dış bölgelerindeki bu cisimlerin yörünge düzensizlikleri, yaklaşık 10 Dünya kütlesinde bir gezegenin orada bulunabileceği fikrini destekleyen başlıca kanıtlardan biridir.
Ancak:
- Doğrudan Gözlem Eksikliği: Şu ana kadar Gezegen X doğrudan gözlemlenemedi. Bu da onun varlığı hakkında şüphelerin devam etmesine yol açıyor. Olası bir gezegen, Güneş'ten çok uzakta olduğundan ve son derece sönük olabileceğinden dolayı, mevcut teleskoplarla tespit edilememiş olabilir.
- Alternatif Açıklamalar: Kuiper Kuşağı'ndaki nesnelerin yörüngesel düzensizlikleri, bir gezegen yerine başka fenomenlerle (örneğin, küçük cisim gruplarının kütle çekim etkileri) açıklanabilir.
Gezegen X'in gerçekten var olup olmadığını anlamak için daha fazla gözlem ve araştırma gerekmektedir. Astronomlar, bu bölgede daha fazla veri toplayarak ve gözlem yaparak hipotezi doğrulamaya çalışıyorlar.
X Gezegeninin Varlığını Sorgulatan Olaylar:
İlk olarak 19. yüzyılda ortaya atılan bu düşünce, o dönemde Neptün'ün keşfi ve ardından gelen gözlemlerle şekillenmiştir. Aşağıda, Gezegen X teorisinin tarihçesindeki önemli olaylar bulunmaktadır:
1. Urbain Le Verrier ve Neptün'ün Keşfi (1846)
- Fransız astronom Urbain Le Verrier, Uranüs’ün yörüngesindeki düzensizlikleri açıklamaya çalışırken, Uranüs’ün ötesinde bir gezegenin yerçekimsel etkisinin bu sapmalara neden olabileceğini öne sürdü.
- Bu hesaplamalar sonucunda Neptün bulundu. Bu başarı, benzer yöntemlerin gelecekteki bilinmeyen gezegenleri keşfetmek için de kullanılabileceği düşüncesine yol açtı.
2. Percival Lowell ve Gezegen X Arayışı (1906)
- 20. yüzyılın başlarında, Amerikalı astronom Percival Lowell, Neptün'ün ötesinde büyük bir gezegen olabileceğini ileri sürdü. Bu bilinmeyen gezegene "Gezegen X" adını verdi.
- Lowell, Neptün'ün ve Uranüs'ün yörüngelerindeki anormallikleri araştırarak bu gezegeni bulmayı umuyordu. 1906'da başlattığı çalışmalar, kendi adıyla anılan Lowell Gözlemevi'nde uzun yıllar boyunca devam etti.
- Ancak, hayatı boyunca bu gezegeni bulamadı ve 1916'da vefat etti.
3. Plüton'un Keşfi (1930)
- Lowell’in araştırmaları, ölümünden sonra 1930'da Clyde Tombaugh tarafından Plüton'un keşfiyle sonuçlandı.
- Başlangıçta Plüton, Gezegen X olarak kabul edildi. Ancak, Plüton’un kütlesi, Neptün ve Uranüs üzerindeki yerçekimsel etkileri açıklamak için yeterli değildi. Bu nedenle, bazı astronomlar hâlâ Gezegen X'in var olabileceğini düşünmeye devam etti.
4. 1970'ler ve Voyager Programı
- 1970'lerde yapılan hesaplamalar, Neptün'ün kütlesinin daha önce düşünülenden farklı olduğunu ortaya koydu. Bu da Uranüs'ün yörüngesindeki sapmaların yanlış hesaplamalardan kaynaklandığını ve aslında başka bir gezegene ihtiyaç duyulmadığını öne sürdü.
- Voyager uzay sondaları tarafından yapılan gözlemler, Neptün’ün kütlesini daha doğru bir şekilde ölçtü ve Gezegen X hipotezi büyük ölçüde gözden düştü.
5. 2016'da "Dokuzuncu Gezegen" Hipotezi
- 2016 yılında Caltech Üniversitesi’nden Mike Brown ve Konstantin Batygin, Kuiper Kuşağı’ndaki bazı cisimlerin yörüngesel davranışlarına dayanarak başka bir büyük gezegenin var olabileceği teorisini öne sürdü. Bu gezegen, Dokuzuncu Gezegen veya Yeni Gezegen X olarak adlandırıldı.
- Bu hipoteze göre, bu olası gezegen Güneş'ten çok uzak, son derece geniş bir yörüngede dönen büyük bir gezegen olmalıydı ve Kuiper Kuşağı’ndaki küçük cisimlerin yörüngelerini etkiliyor olabilirdi.
- Bu çalışma, Gezegen X kavramını yeniden gündeme getirdi ve astronomlar, bu gezegenin varlığını doğrudan gözlemlemek için araştırmalarını sürdürmektedir.
Özet
Gezegen X kavramı, Neptün'ün keşfi sırasında ortaya çıkan yerçekimsel anormallikleri açıklamak amacıyla doğmuş bir hipotezdir. Plüton'un keşfi bir süreliğine bu sorunu çözmüş gibi görünse de, daha sonraki araştırmalar Plüton'un yeterince büyük olmadığını gösterdi. 2016’da önerilen yeni bir teori, Kuiper Kuşağı cisimlerinin yörüngelerindeki tuhaflıkları açıklamak için çok daha büyük bir gezegenin var olabileceğini düşündürdü. Ancak, Gezegen X'in varlığı henüz doğrudan doğrulanmış değildir.