21. yüzyılda sosyal hayata alternatif olarak doğan ve gelişen sanal alemin yeni aldatmacası sosyal medya zamanla tüm insanlık tarafından öyle benimsendi ki, alternatif olmaktan çıktı adeta bir gereklilik haline geldi. Artık çoğumuzun alternatifi sosyal medya yerine sosyal hayatı oldu. Sanal dünya yavaş yavaş gerçek dünyamızı unutturdu ve insanlar kendilerine bu yeni dünyalarda yeni kimlikler oluşturdu...

Mehmet'ler sanal dünya'da Excalibur, Ayşe'ler ise Angel oldu. Çeşitli takma isimlerimiz gerçek isimlerimizin, sahte ve yapmacık kimliklerimiz ise gerçek kimliklerimizin önüne geçti. Hayatımızı dikdörtgen bir monitörün gösterebildiği bir sayfa kadar yaşamaya başladık. Her sabah elimize ilk aldığımız şey cep telefonu, uykuya dalmadan önce son gördüğümüz şey Twitter, Facebook oldu...

Zaten hayatı çok yararlı bir şekilde yaşamayan insanlar olarak egomuzun ve kendini beğenmişliğimizin tavan yaptığı bu sosyal ortamlara girmemiz, kısıtlı zamanımızın da boşa akmasına yeterli oluyor. Sosyal açıdan çok duyarlı biri olduğumuzu göstermek için, Soma faciasında kolumuza "Soma" yazıp fotoğrafını paylaşmak, ya da yardıma muhtaç bir hastanın çaresiz görüntülerini beğenmek yeterli artık.

İnsanlık zaten çoktan körermiş olan duygularını sosyal medya ile tamamen kaybetti. Artık ne yarın için kaygılanan bir genç nesil, ne de zaman bu zamandır diyerek bazı şeyleri değiştirme derdinde olan toplum kalmadı. Zaman patlama noktasına gelen egolarımızı daha fazla şişirme ve kendimize oluşturduğumuz sahte kimliklerle insanlığa tepeden bakma zamanıdır. Devir Afrika'da açlıktan ölen insanların fotoğraflarını Iphone, Ipad ile paylaşarak saçma dünyamızda gereksiz harcamalar yaparak kendini tatmin etme yarışına girme devridir.