Her şey beyinde başlar ve yine zihinlerde son bulur. İnsanlık var oluşundan bu yana hep kendini geliştirmiş ve daha ileriye gitmek adına yazının icadı gibi pek çok araç bularak birbirleri ile iletişim ve etkileşim kurmuştur. Ancak gelişen onca şeye rağmen bana göre hala yerinde saydığımız hatta belki de gittikçe gerilediğimiz bir konu var. İdeolojik düşünce yapısı insanların tarih boyunca hiçbir zaman değiştirmediği belki de değiştiremediği bir kavramdır.

İdeoloji kelime anlamı bakımından siyasi ve toplumsal bir düşünce yapısı anlamına gelmektedir. Her birey toplumu oluşturan en küçük yapı taşı olduğuna göre toplumla böylesine iç içe geçmiş bir kavramdan soyutlanmamız, hele ki zihnimizden silip atmamız mümkün olmamıştır haliyle.

Gelişen onca toplum değerleri ve düzenlerine rağmen her zaman ideolojik düşünen bir yanımız olmuştur. Aslında ideolojik düşünmek sorun teşkil etmemektedir. Sorun teşkil eden nokta ideolojik düşünce yapısının saplantılı hale geldiği zihinlerdir. İdeolojisi hiçbir delil ve doğru karşısında değişmeyen bireyler o kadar fazla ki, dünyanın neresine gidersek gidelim tuttuğumuz takımdan, desteklediğimiz parti ve liderlere hatta düşünce sistemine kadar pek çok noktada insanlar birbirleri ile çatışmaktadır.

Asıl meselemiz de tam bu noktada başlıyor. İdeoloji insanları ve toplumları çatışma noktasına getirecek derecede saplantılı hale gelmemelidir. Bunu saplantı haline getiren bireyler hem toplum için hem de insanlık için birinci derecede tehlike unsurudur. Sayısız terör örgütlerinin ortaya çıkması, büyük devletlerin parçalanması ve milliyetçiliğin giderek kanlı savaşları körüklemesi hep ideolojilerimizin saplantı haline dönüşmesinin eseridir.

İdea düşünce demektir. Aynı zamanda fikir üretmek anlamına da gelir. Ama İdeoloji insanları etkileyen düşünce sistemidir. Bu noktada insanları yanlış ve kötü etkileyecek her ideolojinin saplantı haline gelmesi ne derece tehlikeli bir durumdur siz düşünün.

Çok uzağa gitmeye gerek yok. Yakın zamanda Uygur Türklerinin Çin tarafından uğradığı zulme tepki göstermek isteyen kimselerin her çekik gözlü turiste saldırması saplantılı bir ideolojinin en bariz göstergesidir. Yakın bir zamanda dost ülkelerden Güney Kore'li bir turistin sırf bu saplantılı ideoloji yüzünden suçsuz yere darp edildiğini gördük. Bu durum sadece kendi ülkesine zarar veren bireyler oluşturmadığı gibi toplumlar arası sorun yaşatabilecek büyük olayları da tetikleyecektir. İşin en vahim tarafı toplulukları derinden etkileyecek saplantılı ideolojiler tarafların birbirlerini etkileme çabalarından dolayı mutlaka ayrışmaya ve kutuplaşmaya yol açacaktır. Bu durum da ülkelerin kendi milletleri arasında dahi ayrışma oluşturabilecek vahim bir tabloya zemin hazırlayabilir.

Bu yazımı yazmamdaki amacım ideolojilerin kötü bir şey olduğunu belirtmek değil, saplantı haline gelen ideolojilerin toplum ve insan zararına yol açabilecek ve derin kayıplar yaşatabilecek bir kavram olduğudur. İnsanlar birbirlerine kendi ideolojilerini dayatmadığı ve kendi ideolojisini her fikirden üstün görmeyerek saplantı haline getirmediği müddetçe her insan belli bir ideolojiye sahip olabilir. Amaç sırf taraf tutmak için bir ideoloji benimsemek değil, doğrular ve yanlışlıklar karşısında tarafını değiştirmekten çekinmeyecek bir insan profili oluşturmak olmalıdır. Lütfen ideolojik yaklaşımları kafamızda sabitlemekten uzak duralım. En büyük saplantımızın insanların görüşlerine değer vermek olması dileğiyle. Esen kalın...